DİLİMİZ:TÜRKÇEMİZ!

- Telegram
Dilimizde anlatımı güzelleştirmek, düşünceleri daha etkili kılmak adına kullanılan kalıplaşmış sözcükler vardır. Bu kalıplar, dilimizin zenginliğini ve derin tarihini de bizzat ortaya koyar. Atasözleri, deyimler, vecizeler bu kalıpların ta kendisidir. Peki bizler bu kalıpları doğru anlamlarıyla ve yerinde kullanıyor muyuz? Deyimler ve atasözleri gibi veciz sözlerin anlamını bilmek bize ne gibi bir katkı sağlar?
Atasözleri ; uzun yıllar yaşamış, yaşayarak tecrübe kazanmış insanların ortaya koyduğu vecizlerdir. Dolayısıyla tarihin tekerrür ettiği düşüncesiyle insanların tecrübelerinden faydalanmak belki de bugün yeni hatalara düşmemek adına oldukça önemlidir. Deyimler ise önemli olaylardan yola çıkarak söylenmiş vecizlerdir. Bu vecizleri konuşurken ve yazarken kullanmak, aktarmak istediğimiz düşünceyi daha etkili ve zengin kılacağından bu kalıplara gereken değeri vermemiz gerektiği kanısındayım. Bilmediğimiz, kullanmadığımız birçok atasözü ve deyim var malum. Özellikle bugün sosyal medya ve teknolojinin olumsuz etkisiyle karşı karşıya kalan gençlerimizin bilmediği ve kullanmadığı aşikar. Atasözü ve deyimler kullanmak şöyle dursun, ne yazık ki bahsettiğimiz olumsuzluktan dolayı gençlerimizin kelime sandıklarının içindeki kelime sayısında oldukça düşüş yaşanmakta. Korkarım, yakında konuşarak iletişim dahi kuramayacağız !..
Böylesine zengin bir kültüre ve dile sahipken neden dört köşeden ibaret bir ekrana kilitleyip sığ bir dille konuşalım ki! Halbuki dört köşeden ibaret olup içerisinde derya deniz barındıran kitaplarımızı okuyarak gelişmek varken!
Atasözleri, deyimler, vecizeler gibi kalıpları kullanmanın ehemmiyetinden az önce bahsetmiştik. Bu kalıpları doğru yerlerde, doğru anlamlarıyla kullanmak için de bize yardımcı olacak önemli yazarlarımızın yazmış olduğu eserler var. Bu eserleri okumak için de kendimize izin vermeli ve vakit ayırmalıyız.
Meselem dil! Meselemiz dil olmalı! Dili tökezlemiş bir millet yok olmaya mahkum değil mi? Onu var etmek içindeki kültüre, tarihe, kelimelere sahip çıkmak ve bu kültürü, tarihi, kelimeleri bilmekle mümkün olacaktır. Farklı diller öğrenelim, gerektiğinde kullanalım. Farklı kültürlere ve dillere de pencere açalım ama o pencereler doğru yerlerde ve şekillerde açılsın mümkünse. Türkçe konuşurken araya yabancı bir kelime sıkıştırmayalım! Önceliğimiz kendi dilimizi doğru ve düzgün kullanmak ve bunun bilincinde olmak olsun. Bu konuda da hepimize görevler düşüyor. Mesela biz öğretmenler derslerimizde daha fazla bu kalıplara yer verelim, anlaşılmıyorsa açıklayalım. Biz yazarlar kitaplarımızda -akademik olsun edebî olsun fark etmez – daha fazla atasözü ve deyime yer verelim . Verelim ki duyulsun, öğrenilsin. En fazla da çocukluktan itibaren duyulsun, bilinsin. Ne de olsa ağaç yaş iken eğilmiyor mu?