Cumhuriyet'in Işığı Hiç Sönmesin
- Telegram
Takvimler 29 Ekim’i gösterdiğinde, bu topraklarda sadece bir tarih kutlanmaz. O gün, bir milletin küllerinden doğuşunun, umutsuzluğun ortasından doğan ışığın yıldönümüdür.
1923 yılının o serin Ekim akşamında, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları Meclis kürsüsünde “Türkiye Cumhuriyeti ilan edilmiştir” dediğinde, aslında bir yönetim biçiminden çok daha fazlasını müjdeliyorlardı:
Bir halkın kendi kaderine sahip çıkma iradesini...
Cumhuriyet, yüzyıllar boyunca yönetenin kim olduğuna değil, halkın iradesine dayanan bir anlayışın kapısını açtı. Artık kararları saraylar değil, milletin kendisi verecekti. Kadınlar eğitim hakkına, vatandaşlar eşitliğe, gençler ise özgürce düşünme fırsatına kavuşacaktı.
Atatürk’ün “En büyük eserimdir” dediği Cumhuriyet, aslında her birimize bırakılmış en değerli mirastır. Çünkü Cumhuriyet; yalnızca bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda bir yaşam biçimidir. Düşünen, sorgulayan, üreten bireylerin toplumudur.
Bugün, 102 yıl sonra, o meşale hâlâ elimizde yanıyor. Her çocuğun gözlerinde, her öğretmenin kaleminde, her işçinin alın terinde o ışığı görebilirsiniz. Çünkü Cumhuriyet demek, umut demek, emek demek, özgürlük demek.
Ve biz biliyoruz ki; bu ışık hiç sönmeyecek.
Çünkü biz, o ışığı sonsuza dek taşıyacak bir milletiz.
Ne mutlu Türküm diyene!
Bu günü benim için anlamlı kılan bir başka gelişme daha var. Göynük Gazetesi'mizin doğuşu. Evet gazetemiz 2 yaşına ayak bastı bugün. Sakin şehir Göynük'ün yazılı basına kavuşmasının 2. Senesine girmiş bulunmaktayız. Geçtiğimiz 1 sene boyunca vuku bulan bütün gelişmeleri olduğu gibi, eğip bükmeden ve dahi eğilip bükülmeden en hızlı şekilde okuruna ulaştırma gayretinden başka bir amaç gütmedik, bundan sonra da aynı istikrarla aynı hassasiyet ve özenle yolumuza ve yolunuza ışık olmaya gayret göstereceğimizden şüpheniz olmasın.
Kalın sağlıcakla...





















