TİKTOK'TAN YAPAY ZEKÂYA: ÇİN'İN GİZLİ SAVAŞI​

TİKTOK'TAN YAPAY ZEKÂYA: ÇİN'İN GİZLİ SAVAŞI​
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A+ A-

Şu sıralar durulmuş gibi gözükse de ABD ile Çin Halk Cumhuriyeti arasında bir ticari savaş sürmekte, belki takip ediyorsunuzdur. Ateşli silahlarla yapılmasa da en az onlar gibi çetin ve şiddetli devam etmekte bu savaş. İş insanı Donald Trump’ın bir dönem aranın ardından ikinci kez ABD Başkanı olarak seçilmesi ile iyice alevlenen bu ticari çekişme, adı geçen ülkelerin birbirlerinden satın aldıkları ürünlere uyguladıkları ithalat vergilerini astronomik ölçülerde yükseltmeleri şeklinde devam etti ve bir süredir de yerini sakinliğe bıraktı. Aslında Trump ve ABD bu manevrayı yapma konusunda zorunluydu dersek sanırım yanılmış olmayız. Zira ABD, Çin’den satın aldığı her 3 ürüne karşılık Çin’e 1 adet ürün satabildiği için dış ticaret açığı oluşmakta ve bu da Amerikan halkının cebinden daha fazla dolar çıkması manasına geliyor. Elbette bu ABD için sıkıntı değil; zira ABD’nin en büyük ihraç malı bizzat Amerikan Doları. (Yazarın Notu: Bizdeki durum biraz daha vahim. Çin’e satabildiğimiz 1 ürüne karşılık onlardan 14, hatta dolaylı yollardan 17 ürün almaktayız. AliExpress ve Temu gibi alışveriş sitelerinden bayıla bayıla aldığımız ürünler de bu hesabı şişiren etkenlerden. Yazarın notunun sonu). Neyse, makro ekonomiye giriş 101 dersi boyutuna getirmeden asıl anlatmak istediğim şeye getireyim konuyu.

Sovyetler Birliği’nin 1991 yılındaki fiili çöküşü ertesinde Sosyalist ve devletçi politikaları benimseyen birkaç ülke kaldı dünya sahnesinde. Çin de nüfusundan gelen gücü ile adı sosyalist kalmış olsa bile kapitalist üretim metotlarıyla dünyanın üretim üssü haline dönüştü. Nüfustan gelen güç ifadesiyle anlatmaya çalıştığım ucuz işgücünün varlığı aslında. Geleneksel emek-yoğun üretimin gitgide teknoloji-yoğun hale dönüşümüne de hızla ayak uydurabilen Çin, günümüzde Huawei ve Xiaomi gibi yüksek teknoloji ürünleri ile Koreli Samsung ve temelde farklı platformları kullanıyor olsalar da ABD’li Apple (iPhone) ile rekabette ön plana çıkarken, yazılım alanında da bilindik sosyal medya platformlarına alternatif olabilecek özgün aplikasyonlarla global bir oyuncu haline geldi. Bunlardan en çok bilineni de hiç kuşkusuz dünyada 1,5 milyardan, ülkemizde de 39 milyondan fazla kullanıcıya sahip olan TikTok adlı uygulama (ABD’de 130 milyona yakın bir kullanıcısı var bu uygulamanın).

2016 yılında ilk kez ortaya çıkan bu uygulamanın 2021 yılında global ölçekte Google’ı kullanıcı sayısında geride bıraktığını belirtelim. Aralarında Ürdün, Hindistan, Afganistan, İran, Pakistan ve Tayvan'ın da bulunduğu bazı ülkeler farklı gerekçelerle TikTok'u yasaklarken, Avustralya, Kanada, İngiltere ve Yeni Zelanda gibi ülkeler ise uygulamanın kamu malı olan bilgisayar ve cihazlarda kullanımını yasakladı. ABD de benzer bir karar alarak TikTok'un "veri güvenliğini ihlal ediyor olabileceği" endişesiyle federal cihaz ve sistemlerde kullanımını yasakladı. Açıkçası Çin’in kendi üretimi olan bu uygulamanın kullanıcı sayılarında dünya çapında ilk 10’a neden giremediği ise ayrıca incelenmesi gereken bir durum. Fakat şu kadarını söyleyebilirim ki bu durum aslında başlangıçta değindiğimiz ticaret savaşları ile açıklanabilecek bir olay. Deyim yerinde ise bilinçli bir tercih bu.

Aynı dönem içerisinde Çin, ülke içerisinde TikTok’u değil başka bir uygulamayı ön plana çıkardı. TikTok ByteDance adlı bir şirkete ait ve Hükümet tarafından çok sıkı şekilde denetlenmekte. Aynı şirketin uhdesindeki Doubao ise sadece Çince yayımlanmış bir yapay zekâ uygulaması ve Çin hükümeti tarafından okullu öğrencilere neredeyse zorunlu tutuluyor. Yukarıda dile getirdiğim tercih kelimesi işte burada anlam kazanıyor. Çin aynı şirket eliyle bir uygulamayı global pazara pompalarken ülke içinde neden bambaşka karakterde bir uygulamayı özendiriyor, hatta zorunlu kılıyor acaba? Sorunun cevabı için ülkemizdeki bilinçli (!) TikTok içerik üreticilerinin ve kullanıcılarının incelenmesi şart. Bu platformda yayınlanan kısa videoların çok büyük bir yüzdesi anlamsız, biliglendiricilikten ve kaliteden yoksun, ahlaki yozlaşma ve erozyonu başlatan hatta hızlandıran özelliklere sahip içerikler. Çok değil birkaç yıl önce sıradan bir ev kadınının sadece para kazanma odaklı olarak vücudunu teşhir etmesi kamuoyuna yansımış, oluşan tepki neticesinde mevzunun öznesi olan kadın adalet önüne çıkarılmıştı. Benzer şekilde sabah kuşağı tabir edilen zaman diliminde yayımlanan TV programlarından yansıyan damadına kaçan kaynana, evli olan kadını ya da adamı ayartan kişiler vb. durumların temelinde de TikTok ve onun gibi uygulamaların yattığını görmekteyiz. Çin kendisi dışındaki ülkelerin insanlarını bu tarz maymunluklarla oyalarken, yapay zekâ ile ilgilenmelerini sağlayarak kendi insanını ve ülkesini geliştiriyor, bilgi güçtür felsefesi ile güçlendiriyor. Bizde yetkili (!) dövlet böyüklerimiz, “Teknolojiyi kullanmalı ama çok da fazla şaapmamak lazım” ya da “Yapay zekâ dediğiniz şeytanca bir şey. Acaba gözyaşı nedir değerini biliyor mu?” gibi çok da akıllıca olmayan laflar etmekten geri durmuyorlar. Ne diyelim, Allah yapay bile olsa zekâ versin, amin!



 

Göynük Gazetesi'nde yayımlanan köşe yazıları, yazarlarının kişisel görüşlerini yansıtmaktadır.
Her köşe yazısı yalnızca yazarı sorumluluğundadır ve Göynük Gazetesi'nin kurumsal görüşünü temsil etmez.
Yazılarda dile getirilen fikir, eleştiri ve değerlendirmeler, düşünce özgürlüğü çerçevesinde yayımlanmaktadır.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.