YATIRIM TAVSİYESİ: Bölüm-2

YATIRIM TAVSİYESİ: Bölüm-2
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A+ A-

 

Nerede kalmıştık? Hah, hayali ihracatçılarda… Dediğim gibi bu muteber iş insanlarının çoğu, şaşalı yaşantılarının özgür basın tarafından kamuoyuna yansıtılması neticesinde çareyi kirişi kırmakta buldular. Devletten, dolayısıyla vergilerini ödeyen dürüst ve namuslu insanlardan haksız yere aldıkları paralar da uçtu gitti maalesef.

Bankerler ve hayali ihracatçılar piyasadan çekilince finassever halkımız bir boşluğa düştü. Acaba paramızı bu kez hangi üçkağıtçılara kaptırsak diye düşünürken imdada yeşil sermayeyetişti.

Özellikle Almanya olmak üzere batı Avrupa’nın neredeyse tamamına yayıldılar. Mütedeyyin insanların halis duygularını sömürerek camilerde tezgâh açtılar ve kurdukları şirketlere ortak ettiler onları. Şirketlerin faaliyet alanları da davul tozu, minare gölgesi gibi ütopik ve masalsı konulardı. Dürüstçe iş yapanları tenzih ederim de bazı kesimlerce Anadolu Kaplanları diye lanse edilen bu tiplerin çoğu saçmalık sınırlarını zorlayan işlerle ortaya çıktılar.

Bir tanesi mesela, zihin okuma cihazı icat etiklerini, bu cihazın insanların aklından geçenleri okuyup yazıya dökebildiğini iddia ediyordu. Ancak bu cihaz henüz emekleme aşamasında olduğundan sadece 72 saatlik veriyi işleyebiliyordu! Tam olarak geliştirildiğinde adı Kâinat Makinesi olacak ve peygamberimiz Hz. Muhammed’in hayatı boyunca yaptığı konuşmalar televizyonda canlı canlı yayınlanabilecekti! Sonuçta işin içine dini motifleri de katarak yaptıkları bu istismar ile 2 milyar Eurotokatladılar. Bu şirketlerin kurucularından biri şirketin battığını ve kendilerine yatırılan paraların buhar olduğunu açıkladı. Üstüne üstlük “halimiz nice olacak peki?” diye soranlara pişkin pişkin “üstüne bir bardak soğuk su için” deme yüzsüzlüğünü bile gösterdi..

Yeşil sermaye şirketlerine yaptıkları yatırımların da hokus pokus edildiğini anlayan finans aşığı halkımızın imdadına bu kez de Jet Fadıl yetişti. Bu saygıdeğer iş insanı (!) Türkiye’nin ilk yerli ve milli otomobilini yapacağını, ülkenin 5 şehrinde fabrika kuracağını, bu fabrikalarda yılda 1 milyon 250 bin otomobil üreteceğini, yüz yıllık sanayi devi Koç Holding’de bile 90 bin kişi çalışırken bu arkadaş 264 bin kişiye istihdam sağlayacağını söylüyordu.

Jet bey baktı ki yatırım uzmanı halkımız para yağdırıyor bu kez de “ben size bir de toplu konut yapayım” dedi. Jet beyin bu müjdesi bavullar dolusu para olarak geri döndü kendisine. Sevgili halkımız 250 milyon Euro daha toka etti bu beyefendiye. Yine onurlu basın vasıtasıyla dolandırıcılığı ortaya çıkınca ipliği de pazara çıkmış oldu Jet beyin. Avrupa’daki yargının tokadından yırtabilmek için Türkiye’ye geri döndü. Yurtdışından adaylığını koymuştu, Siirt’ten milletvekili seçildi. Yemin edip vekil bile oldu! Derken hakkındaki iddialardan ötürü Türkiye’de de suçlu bulundu ve vekilliği düşürülerek hapse atıldı.

İçeriden çıkar çıkmaz devre mülk işine tekrar girdi. Maldiv Adaları’nda yaptım dediği devre mülkler için yine oluk oluk para akıttı sayın halkımız. Küçük bir pürüz vardı: Ortada ne ada ne de devremülk vardı!

Aradan geçen yıllar içinde cankuş halkımız illa ki birilerini buldu parasını kaptıracak. Ülkenin cari açığının yüzde 15’ini tek başına karşıladığını iddia eden İranlı çapkın iş insanı Reza Zarrab gibi... Yakın dönemli olduğundan bu şahsın yediği herzelerin çok ayrıntısına girmeyeceğim. Sonuçta ABD’ye kaçtı ve itirafçı filan oldu işte...

Derken bulaşıkçılık ve overlokçuluk yapmaktan başka bir meziyeti olmayan 25 yaşında yerli ve milli bir genç çıktı piyasaya: Tosuncuk lakaplı Mehmet Aydın’dı bu. Bilgisayar oyunundan etkilenerek çiftlikbank adlı bir uygulama geliştirdiğini iddia eden bu atılımcı genç, ilkokul mezunuydu ama finans dehası olarak lanse edildi. Artistler boy boy reklamlarında oynadılar bunun. Çiftlikbank’ın mantığı iseşuydu: Ekranda sanal olarak görünen ineğin üzerine tıklayıp ona yatırımcı oluyordunuz. Tosuncuk lakaplı bu genç deha da o ineğin etinden sütünden size kâr payı ödüyordu. İlginç bir nokta vardı bu düzende; kasaptaki etin  kilogram fiyatı 70 Liraydıama sanal ineğe sadece 50 Lira ile ortak oluyordunuz. Bu dahi delikanlının bireysel hesabına o günkü parayla tiko para 500 milyon Lira yatırdılar. Sonuçta sayın halkımızın Fatih Sultan Mehmet’le bile bir tuttuğu bu arkadaş paraları alıp Uruguay’a tüydü. Neden Uruguay derseniz, onlarla suçluların iadesi anlaşmamız yoktu da ondan...  3 yıl boyunca tokatladığı bu paraları çatır çatır ezdi. Üç yılın ardından Brezilya Sao Paolo’daki Türk konsolosluğuna teslim oldu. O güne değin 500 milyon zannedilen miktarın 1 milyarın üzerinde olduğu anlaşıldı. Bu arkadaşın da bitirilemeyecek parayı her nasılsa eze eze kuşa çevirmiş ve elinde sadece 3 milyon Lira kalmıştı.

Burada son kez bir virgül daha koyalım. Yazı dizisine dönüşen konunun kapanışını üçüncü bölümde yapacağımızı belirtelim.

Göynük Gazetesi'nde yayımlanan köşe yazıları, yazarlarının kişisel görüşlerini yansıtmaktadır.
Her köşe yazısı yalnızca yazarı sorumluluğundadır ve Göynük Gazetesi'nin kurumsal görüşünü temsil etmez.
Yazılarda dile getirilen fikir, eleştiri ve değerlendirmeler, düşünce özgürlüğü çerçevesinde yayımlanmaktadır.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.