EVLERİNİN ÖNÜ YOLDUR YOLAKTIR
- Telegram
Türk Halk Müziğinde sıkça kullanılan bir ifadedir “evlerinin önü” ifadesi. Bahsi geçen ev çoğunlukla sevgilinin evidir. Kimi zaman o evin önü yoncadır, yonca kalkmıştır dam boyunca, kimi zaman da o evin önünde boyalı bir direk vardır ve felek her nedense türküyü çığıranı yerden yere vurmuştur. Bazen de o evin önü o kadar dardır ki soğuk olan sularından bir tas bile içemezsiniz, ne alakaysa! Bizim bahsedeceğimiz evin önünde ise bir yol varmış.
O yol da Mudurnu–Göynük yolu… Aslında buradaki yol fiiliyatta antik İpek Yolu olsa gerek. Zira bu yola karayolu demek gerçekten yol olan yollara ihanet olur kanaatindeyim. Modern dünyada kullandığımız fosil yakıt ile çalışan (benzinli veya mazotlu) araçların da elektrikli ya da hibrit araçların da kullanımı için değil bu yol. Geçmişe özlem odaklı olarak Kurtuluş Savaşı’nın sembollerinden kağnı ya da haşa huzurdan öküz arabası ile bu “yol”u kullanmak gerekiyor. Aksi durumda sanayi esnafı ile yakın ahbap olmanız işten bile değil. Verilen sıcak asfalt sözlerinin karşılığı buymuş meğer! Ne yazık ki bu güzergâh yıllardır “ihale bekleyen umut” olarak kaldı. İki tarihi ilçeyi birbirine bağlayan bu yolun haline bakınca insan “Belki de Göynük’ün zamanın dışında kalmışlığı sadece kültürel bir metafor değildir” şeklinde düşünmeden edemiyor.
Bir de TOKİ’nin yapmayı planladığı sosyal konutlarmeselesi var. 81 ile sosyal konut yapılacakmış, ama Göynük’e ayrılan kontenjan koca bir SIFIR! Sebep?! Belediyenin raporuymuş efendim:
“İnşaat yapılacak yer yok, zaten ilçede konuta talep de yok.” Ne güzel dünya! Keşke yetkililerin bu kadar rahat konuşma lüksü vatandaş olarak bizde de olsa. Yer yok diye rapor verilen Göynük’te benim bildiğim en az 3 ya da 4 firma harıl harıl inşaat yapıyor. Yapılan ya da yapılacağı taahhüt edilen konutlar da leblebi çekirdek misali satılıyor. Üstelik dillere pelesenk olmuş bir inşaatçılık ifadesi vardır; “Maketten ev satmak” diye; benim takip edebildiğim kadarı ile makete ihtiyaç bile duyulmadan, doğrudan projeden satılmakta bu “ihtiyaç dışı” konutlar!
“Talep yok” kısmı ise başlı başına bir mizah malzemesi. Olmayan talep çerçevesinde 2nci Etap TOKİ konutları inşa edildi, olmayan talebe binaen inşaat şirketleri yüzbinlerce doları “haybeden” Göynük topraklarına gömmekte! Buna rağmen “talep yok” denmesi, olsa olsa talebi yanlış adreste aramaktır; mesela Eşek Adası’nda! (Yazarın Notu : Eşek Adası, İzmir açıklarında… Evet, adada eşek kalmadı. Onlardan sucuk yaptılar, biz de yedik. Yazarın notunun sonu).
Gerçi bu sıfır kontenjan hikayesi iyi oldu bile diyebilirim. Çünkü buralar, gerçekten hak eden dar gelirlilere konut edindirmekten çok, zenginlere yatırım malzemesi olmaktan öteye gidemiyor. Sonuç olarak Göynük’te konut eksikliğinin faturasını ödemeyen neredeyse kimse kalmadı.
Konut talebi demişken kiralar şeklinde bir ampul çaktı kafamda. 4bin küsur nüfuslu ilçede 20-25 bin TL sınırına dayanan kiralar… Geçenlerde Bolu Merkez’de yaşayan bir kardeşimle sohbet ediyorduk. Sohbetin bir noktasında “Abi yerinden kıpırdama. Çok güzel memlekettesin. Bolca para biriktirirsin.” dedi bana. Ev kiramı (20 bin Törkiş Lira) söyleyince de ağzı öyle bir açık kaldı ki sanırsın Karain Mağarası’nın girişi! Bolu’da en işlek yollarda biri olan İsmet Paşa Caddesi üzerinde “eşyalı” dairesini aylık 15 bin Liradan, neredeyse zorla kiraya verdiğini söyleyince bu kez benim ağzım mağara misali açık kaldı.
Sonuç olarak; yollarımız delik, Devlet babaya ulaştırılan raporlarımız değişik, kiralarımız uçuk… Fakat biz yine de sabah kahvemizi yudumlarken “Allah beterinden saklasın” şeklinde avuntular içindeyiz. Belki Göynük’ün asıl gücü budur: Makȗs talihine küsmek yerine, onunla dalga geçebilen insanların şehri olmak. Belki de hal-i pür melalimizi şu türkü tam olarak anlatmakta kimbilir:
Evlerinin önü üç ağaç çınar
Dillerim tutuşur yüreğim yanar
Evinden ayrılan böyle mi yanar
Anam anam hangi derdime yanam
Biz yine türkülerle avutulurken, kim bilir, belki bir gün o türkülerdeki “evlerin önü” gerçekten bir yola kavuşur.





















