VİCDAN SINAVI

VİCDAN SINAVI
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A+ A-

 

14 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi’nin İstanbul Kadıköy’de 24 Ocak 2025’te kaykay malzemesi almak için gittiği pazarda bıçaklanarak ve ardından darp edilerek hayatını kaybetmesi olayı, hem toplumun vicdanını derinden yaraladı hem de çocuk suçluluğu ve ceza adaleti bakımından keskin tartışmaları yeniden alevlendirdi. Olayda 15–16 yaşındaki sanıklar tarafından işlenen “çocuğa karşı kasten öldürme” suçunda, mahkeme heyeti iki sanığa indirim uygulanmadan veüst sınırdan 24’er yıl hapis cezası verdi. Bu karar emsal niteliğinde bir duruşu temsil ederken, aynı zamanda adaletsistemiyle ilgili temel soruları da gündeme taşıdı.

Öncelikle, Minguzzi davası çarpıcı biçimde gösterdi ki – çocuk fail de olsa – bu kadar ağır ve planlı bir saldırı karşısında toplumun, adaletin “hafifletilmiş çocuk cezaları” pratiğine artık tahammülü kalmadığını gösteriyor. İki sanığa en üst sınır cezanın verilmesi, kamuoyunda bir “emsal karar” beklentisine karşılık geldi. Ancak bu karar aynı zamanda hukuk sisteminin çocuk-faillere ilişkin mevcut çerçevesinin sorgulanmasına da yol açtı: Mevzuata göre 15-18 yaş arası çocuklar için cezai sorumluluk bakımından indirim öngörülmekte. Minguzzi dosyasının farklılığı, “çocuk ama kurban” ve “çocuk ama fail” eksenlerinde eşzamanlı tartışmalara ortam sağladı.

Benzer olaylara baktığımızda, toplumda yüksek tepki alanvakalarda adalet mekanizmasının hem hız hem de şeffaflık anlamında yetersiz kaldığı görülüyor. Örneğin, çocuk hedefli cinayetlerde cezasızlık, delillerin yeterince değerlendirilememesi, toplumsal destek mekanizmalarının eksikliği gibi ortak sorunlar öne çıkıyor. Bu bağlamda Minguzzi olayı, yalnızca bir çocuk cinayeti değil, aynı zamanda “çocukların nasıl korunamadığı” ve “çocuk suçluların hangi ceza-rehabilitasyon hattında değerlendirileceği” sorularına dönük bir dönemeç görevi görüyor.

Öte yandan, yapılan karşılaştırmalarda şöyle bir husus dikkati çekiyor: Kamuoyunda büyük infiale yol açan vakalarda verilen cezalar, çocuk-failler söz konusu olduğunda genellikle beklentinin altında kalmış durumda. Bu durum “cezasızlık algısı” yaratarak suçun tekrarını ve suçta kullanılan çocukların (kimileri hafifletici bir ifade ile suça sürüklenmiş çocuk dese de) kullanılabilirlik halini besliyor. Minguzzi davasında sanıklara indirim uygulanmaması önemli bir kırılma noktası elbette. Ancak hukukçuların vurguladığı üzere, çocuk sanıklar bakımından kanunî indirim zorunluluğu bulunuyor; yani yaklaşımın gerçek anlamda değişebilmesi için mevzuatın değişmesi şart.

Mattia Ahmet’in ölümü bir milat olabilecek mi bunu ilerleyen günlerde göreceğimizi umuyoruz. Ailenin başta olmak üzere toplumun çoğunluğunun da mücadelesi ve baskısı sonucu cezaların en üst seviyeden ve indirim uygulanmadan verilmesi bir kazanım olsa da olayın diğer iki failinin beraati vicdanları yaraladı. Toplum olarak, çete kültürünü besleyen yoksulluk, eğitim eksikliği ve sosyal medya şiddetiyle yüzleşmeliyiz.Parlamentoda sunulan önergeler, yalnızca gündem notu değil; bir vicdan çağrısı olarak karşılık bulmalı.

Kamu güvenliği ve toplumsal vicdan açısından bu tür olaylarda hukukun hem sert hem adil olması, “çocuk suçlu” kavramının suistimal edilmesini önlemek açısından da kritik. Toplum olarak bu sınavdan geçip geçemeyeceğimiz önümüzdeki dönemin en güçlü testlerinden olacak.

Göynük Gazetesi'nde yayımlanan köşe yazıları, yazarlarının kişisel görüşlerini yansıtmaktadır.
Her köşe yazısı yalnızca yazarı sorumluluğundadır ve Göynük Gazetesi'nin kurumsal görüşünü temsil etmez.
Yazılarda dile getirilen fikir, eleştiri ve değerlendirmeler, düşünce özgürlüğü çerçevesinde yayımlanmaktadır.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.