Reklam

ELEKTRİK DEĞİL, İHMAL ÇARPMASI!

ELEKTRİK DEĞİL, İHMAL ÇARPMASI!
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A+ A-

Manisa Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, görev süresinin başında sayılabilecek bir dönemde, hepimizin içini yakan bir kazada hayatını kaybetti. Yakınlarına ve Manisa halkına başsağlığı diliyoruz. Hepimiz derken ironi yapıyorum elbette! Her olayda olduğu gibi bu olayda da irin kusan bazı tezek çuvalları ve adına gazete diyemeyeceğimiz paçavralar olduyine! Pekâlâ, bu bir kaza mıydı gerçekten? Yoksa yıllardır süregelen ciddiyetsizliğin, denetimsizliğin, “bana dokunmayan yılan” zihniyetinin sonucu muydu?

Bu ülkede biri daha elektrik çarpması, madende grizu patlaması, inşaatta asansör düşmesi vb. durumlar sonucuöldüğünde hemen klasik cümleler devreye giriyor: “Talihsiz bir olay…”, “Kader…”, “Yazgı böyleymiş…” Peki hiç düşünüyor muyuz? Aynı “kader” neden battı denilen İskandinav ülkelerinde, Japonya'da ya da “tek dişi kalmış canavar” olan medeni(!) memleketlerde bu kadar az çalışıyor da, bizim sokaklarımızda fazla mesai yapıyor? Bu kaçıncı can kaybı, kaçıncı hayat? Ve en acısı, kaçıncı umarsızlık?

Açık konuşalım, Ferdi Zeyrek’i elektrik değil, ihmal çarptı! Onu öldüren şey, bir kablonun ucundaki voltaj değil; yıllardır üstü örtülen altyapı sorunları, liyakatsiz kadrolar ve göstermelik denetimlerdir. Bir şehir düşünün ki, başkanını koruyamıyor; bir ülke düşünün ki, göz göre göre gelen ölümlerihâlâ “kaza” olarak nitelendiriyor.

Bu ölüm, tek başına bir siyasetçinin, teveccüh ile seçim kazanmış yerel yöneticinin ya da sadece bir insanın kaybı değil; sistemin, denetimin ve ciddiyetin iflasıdır. Ne yazık ki bizde işler, birileri ölmeden düzelmiyor. Ama bu sefer ölen sadece birinsan değil, bir şehir belki de. Manisa, ferdi olmayan bir yalnızlığa itildi. Şimdi herkes başsağlığı diliyor, güzel sözler söylüyor. İyi de, aynı cümleleri bir dahaki elektrik faciasında, bir dahaki grizu patlamasında ya da bir dahaki kazada, pardon cinayette tekrar mı edeceğiz?

Belediyeler, elektrik dağıtım şirketleri, denetleyici kurumlar... Hadi artık yeter! Bir başkanın ölümüne bile göz yummuş bir sistemin hâlâ koltuklarında rahat oturması kabul edilemez. Teknik personel eğitimi, altyapı kontrolü, riskli alanların haritalanması... Bunları yapmak için kaç kişinin daha ölmesi gerekiyor? Geçenlerde İzmir’de düz yolda yürürken elektrik akımına kapılarak hayatını kaybeden iki kişinin ölümünden sorumlu kaç kişi ceza aldı, ya da kaç kişi sorumluluk duygusu ile istifa etti?! (Uzun süredir bu topraklarda istifa mekanizması çalışmıyor. İstifa denilen kavram özgür iradeyle ortaya çıkar. Buralarda biat, bir kültür haline dönüştüğünden istifa etmek yerine görevden af talep edilir!)

Sadece Ferdi Zeyrek’i değil, kendi vicdanımızı da toprağa gömdük. Eğer hâlâ susuyorsak, hâlâ "olur böyle şeyler" diyorsak, yarın sıranın bize geleceği bir ülkede yaşıyoruz demektir. Doksanlarda çok moda bir slogan vardı: Susma, sustukça sıra sana gelecek diye, onu anımsadım birden…

Artık yeter! Elektrik değil, maden değil, inşaatlar değil ihmal öldürüyor. Ve bu ihmaller, hepimizin elinde patlamaya hazır birer bomba gibi; pimi çekilmiş, emniyet kolunu gücümüz tükenene kadar ancak tutabileceğimiz birer bomba. Gözümüzü açmazsak, o bomba bir gün sizde, bizde, onlarda, şunlarda patlayacak.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.