BİR DÜNYA İKİNCİLİĞİNDEN FAZLASI

BİR DÜNYA İKİNCİLİĞİNDEN FAZLASI
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A+ A-

 

Bugün sizlerle paylaşacağım konu bazılarınızı hoşnut etmeyecek. Bazıları da benden nefret edecek belki. Ama ben her durumda bu konuyu işleyeceğim, orası kesin.

Geçtiğimiz hafta sonu kadın milli voleybol takımımızdünya şampiyonluğunu adeta kıl payı farkla kaçırarak dünya ikincisi oldu, takip etmişsinizdir. Ülkece geçirdiğimiz şu sıkıntılı günlerde istisnasız hepimize şahane birkaç gün, birkaç saat geçirttiği için milli takımımızda oynayan her bir oyuncumuzu tek tek kutlamamız gerek.

Açıkçası bu dünya ikinciliği öyle az buz bir başarı değil. Türk Voleybol tarihinin en büyük başarısı, Türk Spor tarihinin de ilk üç büyük başarısından biri. Düşünün; dünyanın en iyi iki kadın voleybol takımından biri bizimkisi. Ne kadar övünsek azdır.

Elbette tesadüf değil bu. Tüm amatör spor branşları içerisinde lisanslı sporcu sayısı bazında kadınların açık ara diyebileceğimiz ölçüde erkek sporcuların sayısından fazla olduğu tek branş voleybol. 75 bin erkek voleybolcuya karşılık 85 bin kadın voleybolcumuz var.

Başarının bir diğer sırrı da yıllardır adeta yırtınırcasına savunduğumuz liyakatin kadın voleybolunda tam anlamıylauygulanıyor oluşu. Onun kızı, bunun yeğeni gibi torpil unsurları işlemiyor bu sporda. Takım kurulurken oyuncunun siyasi görüşü, sosyal konumu, hatta cinsel tercihinden bile bağımsız olarak sadece yetenek, başarı ve hak etme kriterleri ön plana alındığında başarı da kendiliğinden geliyor dersek hata etmiş olmayız.

Filenin Sultanları unvanı verdik biz bu başarıdan başarıya koşan armadaya. Ancak bu noktada filenin ilk sultanlarını da anmak gerek. 1927 yılında yani cumhuriyetimiz henüz bir bebekken, üniversiteye hem de inşaat mühendisliğine giren, çalışma hayatında Anıtkabir’in inşası da dahil olmak üzere birçok güzel çalışmaya imzasını atan, 1929 yılında kaptanlığını yaptığı Fenerbahçe erkek voleybol takımı ile yenilgisiz İstanbul ligi şampiyonluğu yaşayan Sabiha Gürayman başta olmak üzere, 1930 yılında Türkiye Güzeli seçilen Mübeccel Namık ve 1932 yılında Dünya güzeli seçilen Keriman Halis (Ece) de filenin ilk sultanlarındandı. (Yazarın Notu: Evet, Sabiha Gürayman Fenerbahçe Erkek voleybol takımının kaptanlığını yaptı. Zira o dönemde oyuncu sayısının az olması nedeni ile kadın voleybol takımları henüz yoktu. Statüde de kadınlar erkek voleybol takımlarında oynayamaz diye bir hüküm olmadığından Sabiha Gürayman “dünyada ilk” olmak kaydı ile bu statüye ulaşmış başarılı bir cumhuriyet kadınıydı. Yazarın notunun sonu)

Dünyaya baktığımızda İzlanda’yı cinsiyet eşitliğinde lider ülke olarak görüyoruz. 1980 yılında Cumhurbaşkanlığına gelip 16 yıl bu görevi sürdüren Vigdis Finnbogadóttir, dünyanın ilk kadın Devlet Başkanıdır. İzlanda, sonrasında 2009'da JóhannaSigurðardóttir'i Başbakanlığa getirerek kadın siyasetçi ve devlet yöneticisi geleneğini devam ettirdi.

Bizde de ilk kadın bakan Türkan Akyol ile başlayıp ilk kadın Vali Lale Aytaman ile devam eden süreçte kadın Başbakan ve kadın İçişleri Bakanı da gördük. Son verdiğim iki örnek beklentilerin hayli uzağında düzeyde olsalar da kimi kesimlerce ülkemizin kadın siyasetçi / yönetici alanındaki yol kazaları olarak kabul edilebilirler.

Kendi adıma yer aldığım noktaya gelince: Dünya üzerindeki neredeyse tüm savaşları çıkaranların erkek siyasetçi / yöneticiler olduğunu düşünüyorum. Bu bağlamda daha önceki yazılarımda da üstüne basa basa belirttiğim gibi kadınların iş hayatında, sosyal ve kültürel hayatta, politikada kısacası her alanda erkeklerle eşit şartlarda hatta onlardan bir adım önde yer almalarını savunan biriyim.

Şimdi “kadınlar çiçektir!” şeklinde saçma sapan bir laf edecek değilim elbet. “Çiçek babandır!” demelerinden korktuğum için değil ha! Tam tersine kadınları çiçek, böcek gibi yaftalamadan önce onların eşit ve hür bireyler olduğunu kabul etmek gerektiğine inandığımdan...

Göynük Gazetesi'nde yayımlanan köşe yazıları, yazarlarının kişisel görüşlerini yansıtmaktadır.
Her köşe yazısı yalnızca yazarı sorumluluğundadır ve Göynük Gazetesi'nin kurumsal görüşünü temsil etmez.
Yazılarda dile getirilen fikir, eleştiri ve değerlendirmeler, düşünce özgürlüğü çerçevesinde yayımlanmaktadır.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.