VATANDAŞ GAZETECİLİĞİ SÖZDE MİDİR ÖZDE Mİ?

VATANDAŞ GAZETECİLİĞİ SÖZDE MİDİR ÖZDE Mİ?
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A+ A-

Bilgisayarın başına oturdum ve okkalı bir cevap yazısı yazayım dedim kendi kendime. Zira her ne kadar amatörce yapmaya çalışsak da “sözde gazete” lafı çok dokunmuştu bana. Büyükler dokuz ölç, bir biç derler ya, çok doğru söylemişler. Ben de yazıp yazıp sildim konuyla ilgili ilk düşüncelerimi. Sonrasında ise salim kafa ile aşağıda okuyacaklarınızı yazdım elimden geldiğince.

21 yıl önce, 2004 yılıydı. Hint Okyanusu’nda 9,3büyüklüğünde bir deprem oldu, belki anımsarsınız. Depremin hemen ardından Endonezya, Tayland gibi yerlerde tsunami alarmları verildi. Depremden ya da tsunamiden doğrudan ya da dolaylı etkilenen 230 bin kişi yaşamını yitirdi.

Felaketin ilk anlarında dünyanın en büyük haber ajansları diye nitelendirebileceğimiz Reuters, Associated Press, AgenceFrance-Presse gibi yayın organları felaket bölgesinden henüz tek kare bile fotoğraf çekip abonelerine ulaştıramamışken, Norveç’te faaliyet gösteren küçücük bir yerel gazete, VerdensGang, şakır şakır fotoğraf ve video yayımlamaya başladı. O güne değin Norveç dışında kimselerin adını sanını duymadığı bu gazete, vatandaş gazeteciler için bir hat kurdu ve bölgedeki Norveçli turistlerin cep telefonları ile çekip gönderdiği bu hatta ilettiler. Böylece tsunaminin en kritik dakikalarında henüz bölgeye bir muhabir bile gönderememiş olan haber ajansları ve CNN, BBC gibi köklü medya kuruluşlarını atlatan VerdensGang, neredeyse hiç para ve zaman kaybetmeden felaketi saniye saniye dünyaya aktarmış oldu.

Bu bir milat kabul edildi. Ancak aslında vatandaş gazeteciliği kavramının temelleri 90lı yıllarda ABD’de atılmıştı. Profesyonel mesleği gazetecilik olmayan kişilerin habere tanıklık etmesi, haberle ilgili fotoğraf ve videoları kaydetmesi ve teknolojiyi de kullanarak bunları yayımlaması, yani haberi topluma ulaştırması vatandaş gazeteciliği olarak kabul edildi.

Günümüzde bu duruma Youtube, Facebook, Instagram, X (eski Twitter) gibi platformların kullanıcıları kendi imkanları ile kişisel medyasını kurmuş oluyorlar. Böylece haber niteliği ve değeri taşıyan içerikleri aracısız biçimde ve bir patronaj altında olmadan topluma aktarıyorlar.

Göynük Gazetesi’ne haber niteliği taşıdığına inandığı bilgi ve belgeleri ulaştıran yerel halkın da yaptığı aslında net olarak bu. Çünkü zaten sınırlı olan kaynaklarla halka haber ulaştırmak dışında bir amacı olmayan bir kurumun her habere bir muhabir göndermesi zor hatta imkansız. Oysa vatandaş gazeteci kavramı içerisinde sayılabilecek herkes, amatör gazetecilik refleksi ile çektiği fotoğraf ve videoları gazetemize göndererek bir bakıma haberin altına imzasını da atmış oluyor.

Dolayısıyla azıcık okuyup yazmış, görüp geçirmiş biri olarak açıkça ifade edebilirim ki vatandaş gazetecilerden daha önemli bir haber kaynağı YOKTUR! Çünkü geleneksel gazeteci / muhabir olay yerine gidinceye kadar onlarca (hatta bazen yüzlerce) vatandaş fotoğrafını, görüntüsünü çeker, tanıklarla röportaj türevi videolar kaydedip paylaşır. Hatta bizim örneğimizde de olduğu gibi haberin ihbarını yapan vatandaşın hastası vardır ve bu ihbarı yapmaya mecbur kalmıştır. “Üzerine vazife mi senin?” diyerek sövmek yerine teşekkür ederiz haberdar ettiğiniz için demek lazımdır.  

Dünyada 5 milyar insanda cep telefonu var. Bunların yarıdan fazlası internet kullanıcısı. Her gün 350 milyardan fazla elektronik posta (e-mail) gönderiliyor. Whatsapp ve benzeri anlık mesajlaşma platformlarından günde 100 milyardan fazla mesaj gönderiliyor. Ülkemizde 50-55 milyon aralığında kişinin akıllı tabir edilen cep telefonu var. Türk insanı günde ortalama 8 saat internet kullanıyor.

Bize yaptığımız haberlerle ilgili olarak “iyice araştırdınız mı?” ya da “gidip haberi yerinde gördükten ve teyit ettikten sonra mı yayınladınız?” diye soran sevgili takipçilerimize verilebilecek cevabımız yukarıda zikrettiğimiz bu devasa rakamlar olacaktır.

İnsanlık halidir; bizim de hataya düştüğümüz durumlar elbette olabilir. Ancak bunu eleştirmenin yolu “sözde gazete”olmakla itham edilmek, “bunların fıtratında var” denilerek aşağılanmak ya da “Allah korkusu olmayan vicdansızlar”olarak nitelendirilmek olmamalı diye düşünüyorum. Birbirimizi kayıtsız şartsız ötekileştirmekten vazgeçtiğimiz gün, üstenci tavırlarla alçak eşek binmeye, öksüz uşak dövmeye kolay demeden hizmet etmek için makam işgal ettiğimizianlayabildiğimiz gün, ağırlıklarından kurtulup gökyüzüne doğru salınan bir sıcak hava balonu gibi yükseleceğimizden zerre kadar şüphem yok.

Göynük Gazetesi'nde yayımlanan köşe yazıları, yazarlarının kişisel görüşlerini yansıtmaktadır.
Her köşe yazısı yalnızca yazarı sorumluluğundadır ve Göynük Gazetesi'nin kurumsal görüşünü temsil etmez.
Yazılarda dile getirilen fikir, eleştiri ve değerlendirmeler, düşünce özgürlüğü çerçevesinde yayımlanmaktadır.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

1 yorum yapılmış

  • Kadir (3 gün önce)
    👏🏻
    %100
    %0
    Yanıtla