Bu Memleketin Hikayesi, Cumhuriyet'le Yazıldı
- Telegram
Selam olsun Göynük’ün sabahına…
Zafer Kulesi’nin gölgesinde doğan güneşe,
Kahvesini soba başında içen amcaya,
Ekmeğini fırına süren ustaya,
Okul yoluna heyecanla giden yavrularımıza,
Her sabah “hayırlı işler” diyerek güne başlayan güzel insanlara selam olsun.
Bugün takvimimiz 29 Ekim’i gösteriyor.
Belki hava biraz serin, belki yapraklar dökülüyor ama yürekler sıcacık.
Çünkü bugün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı!
Peki, hiç uzunca düşündünüz mü? Ne demek Cumhuriyet?
Yalnızca bir “yönetim biçimi” mi, yoksa daha derin bir şey mi?
Benim için Cumhuriyet;
Köy okulunda tahtaya “vatan sevgisi” yazan öğretmenin gözlerindeki ışıktır.
Sabahın erkeninde hayvanına yem verip sonra çocuğunu okula gönderen babadır.
“Okusun, büyüsün, kimseye muhtaç olmasın.” diye dua eden annedir.
Cumhuriyet, işte o dualardır, o emek, o alın teridir.
Bazen soruyorlar:
“Cumhuriyet ne işe yaradı ki?”
Ben de gülümsüyorum,
Diyorum ki:
Cumhuriyet sayesinde bugün sen ben konuşabiliyoruz,
Kızlarımız okuyabiliyor,
Gençlerimiz hayal kurabiliyor.
İsteyen doktor, isteyen öğretmen, isteyen mühendis oluyor.
Daha ne olsun?
Bir düşünün, 102 yıl önce bu topraklar yanmış, yıkılmış…
Ama o küllerin içinden bir umut doğmuş.
O umudun adı Cumhuriyet olmuş.
Aziz Atatürk ve o yürekli insanlar o gün bir ışık yakmış.
Ve o ışık, nitekim bugün Göynük’ün her sokağında hâlâ yanmaya devam ediyor.
Bakın mesela Zafer Kulesi’ne…
Sanki her sabah Cumhuriyet’e selam durur gibi dimdik duruyor orada.
O kule neyse, biz de oyuz aslında:
Kökü geçmişte, gözü gelecekte bir halkız ve çok büyük bir milletiz.
Bazen diyorum ki:
“Cumhuriyet sadece Ankara’da mı yaşanır?”
Hayır!
Cumhuriyet, mahalledeki kahvede, fırında, tarlada, okulda, evde, her yerde yaşar.
Bir esnafın dürüstlüğünde,
Bir annenin sabrında,
Bir öğrencinin başarısında…
Aslında her güzel davranışta Cumhuriyet vardır.
Her sabah bayrağımız dalgalanıyor, rüzgârla birlikte dalgalanıyor ya…
İşte o dalgada sadece kırmızıyla beyaz yok;
Orada dedelerimizin alın teri,
Ninemizin duası,
Bizim geleceğimiz var.
Bir soru daha soralım:
Cumhuriyet kimin?
Cevabı basit:
Hepimizin.
Ne bir partinin, ne bir zümrenin, ne de bir grubun…
Cumhuriyet;
Bu topraklarda nefes alan her insanın hakkı,
Her çocuğun geleceği,
Her annenin duasıdır.
Göynük insanı bunu iyi bilir.
Biz paylaşmayı, imeceyi, el ele vermeyi, birlik olmayı çok iyi biliriz.
Birinin tarlası yansa diğeri kovayla koşar,
Birinin ocağı sönse diğeri sobasından köz taşır.
İşte Cumhuriyet de böyle bir şeydir:
El ele vermektir, biz olmaktır.
Bazen düşünüyorum:
Atatürk bugün yaşasa, Göynük’e gelse ne görürdü?
Bir çocuk okulda şiir okurken gözleri dolar mıydı acaba?
Bir genç kız “Ben öğretmen olacağım.” dediğinde gülümser miydi?
Bir çiftçi “Tarlam bereketli olsun yeter.” derken gururlanır mıydı?
Bence evet, hem de çok…
Çünkü Cumhuriyet, işte bu insanlar sayesinde yaşar.
Unutmayalım değerli okurlar;
Cumhuriyet sadece 1923’te ilan edilmedi,
Her sabah yeniden ilan ediliyor.
Her dürüst insanın yüreğinde,
Her çalışkan gencin hayalinde,
Her dua eden annenin kalbinde Cumhuriyet yeniden doğuyor.
Bu bayram sadece kutlanacak bir gün değil;
Hatırlanacak, sahip çıkılacak, yaşatılacak bir emanettir.
Çünkü bu topraklarda özgür yaşamak kolay kazanılmadı.
Nice canlar, nice genç ömürler gitti o uğurda.
O yüzden bayrağımızı asarken sadece süs olsun diye değil;
Şükranla, saygıyla, gururla asalım.
Bugün çocuklarımızın elinde bayraklar var.
O minik eller var ya…
İşte onlar Cumhuriyet’in geleceği.
Bizim görevimiz, o ellere tertemiz bir gelecek bırakmak.
Ne güzel söylemiş Atatürk:
“Cumhuriyeti biz kurduk, onu yaşatacak olan sizlersiniz.”
Ve bugün, 100 küsür yıl sonra…
Biz o sözü tutuyoruz.
Göynük’te, Bolu’da, Anadolu’nun her köşesinde…
Bu memleketin insanı hâlâ dimdik, hâlâ umut dolu.
Gelin bu 29 Ekim’de bir kez daha içten, yürekten diyelim:
“Yaşasın Cumhuriyet!”
Bugün bayraklar dalgalansın,
Sokaklar kahkahalarla dolsun,
Gözlerde yaş, kalplerde gurur olsun.
Çünkü Cumhuriyet, bu milletin kalbinde atıyor.
Ve o kalp, Göynük’te de atmaya devam ediyor
Ve hep devam edecek inşallah.
Göynük Gazetesi’nin yeni baskısı vesilesiyle, bizlere her zaman destek olan, doğruya sahip çıkan, karalamalara izin vermeyen tüm değerli okurlarımıza da gönülden teşekkür ediyorum.
Sizlerin ilgisi, sevgisi ve güveniyle bu sayfalar anlam bulmaya devam edecek.
Kalemimiz sizden güç alıyor, Göynük’ün sesi sizlerle daha gür çıkıyor.
Birlikte nice sayılarda buluşmak dileğiyle…
Sevgiyle, minnetle, gururla…





















