Al Bayrağın Kahraman Gazilerine Minnetle

Bugün 19 Eylül… Hepimizin hayatında özel bir anlamı olan, hatırladıkça içimizi bir başka titreten günlerden biri. Gaziler Günü…

Şunu hepimiz çok iyi biliyoruz: Bu topraklar öyle kolay vatan olmadı. Her karışında bir şehidin kanı, her taşında bir gazinin alın teri, hatırası ve cesareti var. Biz bugün sabah evimizden huzurla çıkabiliyorsak, sokakta güvenle yürüyebiliyorsak, çocuklarımızın kahkahası caddelerden eksik olmuyorsa, işte bu rahatlıkların ardında sessiz kahramanlar var. İşte onların adı gaziler.

Gazilik öyle kolay söylenen bir unvan değil. Arkasında kan, can, mücadele, sabır ve en önemlisi vatan sevgisi var. Kimileri gözünü kaybetmiş, kimileri kolunu, kimileri ayağını… Ama hiçbiri vatan sevgisini kaybetmemiş. “Gerekirse yine yaparım” diyebilecek kadar dimdik duruyorlar. İşte insanın boğazını düğümleyen nokta da bu.

Bazen düşünüyorum… Biz, gündelik hayatın telaşında koştururken küçük dertlere bile katlanmakta zorlanıyoruz. Ama onlar… Onlar kendi bedenlerinden parçalar vermiş, ruhlarında büyük yaralar taşımış ama yine de dimdik ayakta kalmayı bilmişler. Çünkü onlar için mesele kişisel değil. Onlar için mesele vatan, bayrak, ezan.

Bu yüzden Gaziler Günü sadece bir “tarih” değildir. Bu gün, bize şunu hatırlatır:

Vatan dediğimiz şey sadece bir toprak parçası değil, uğruna can verilecek kadar kıymetli bir emanet.

Göynük’te yaşayan bizler de bunu çok iyi biliriz. Bizim ilçemizin tarihi de kahramanlıklarla, fedakârlıklarla yoğrulmuştur. Birçok savaş ve operasyonda Göynüklü nice yiğit cepheye koşmuş, kimisi dönmemiş, kimisi gazi olarak köyüne, ocağına dönmüştür. Hâlâ köy odalarında, büyüklerimizin dilinde onların hikâyeleri anlatılır. O hikâyeler sadece birer anı değil, bizlere yol gösteren birer ışık gibidir. Bugün Göynük sokaklarında huzurla gezebiliyorsak, işte o kahramanların, o gazilerin bizlere emanetidir.

Gazilerimiz bize aslında çok büyük bir ders veriyor. Onların hayatına baktığımızda, asıl zenginliğin para, makam ya da mal olmadığını görüyoruz. Asıl zenginlik; gönülden bağlı olduğun bir değer için her şeyi göze alabilmek. İşte gazilerimiz bu zenginliğin en somut örnekleri bizlere.

Bugün vesilesiyle şunu da söylemek lazım: Onlara yalnızca bugün değil, her gün şükran borçluyuz. Gazilerimizi hatırlamak, yanlarında olmak, dertlerini dinlemek, hayatlarını kolaylaştırmak aslında hepimizin boynunun borcudur. Çünkü onların fedakârlıkları sayesinde bizler buradayız.

Bir gaziyle konuştuğunuzda gözlerindeki gururu görürsünüz. O gururun içinde biraz acı vardır, biraz hüzün vardır ama en çok da “vatanım için yaptım” diyen bir onur vardır. İşte bu onur, bu ülkenin asıl zenginliğidir.

Bugün Gaziler Günü… Hepimiz için dua günü, minnet günü, hatırlama günü. Şöyle bir düşünelim: eğer onlar olmasaydı biz bugün kim, nerede, nasıl olurduk? İşte cevabın ağırlığı bile gazilerimize olan borcumuzu anlatmaya yeter.

Sevgili gazilerimiz;

Sizler bu milletin ve yiğitler diyarı Göynük’ün yaşayan kahramanlarısınız. Sizlerin karşısında eğilmek değil, dimdik durup teşekkür etmek gerekir. Çünkü siz olmasaydınız, belki de biz olmazdık. Allah hepinizden razı olsun.

19 Eylül, bir takvim yaprağı değil. 19 Eylül, bu milletin şükran günüdür. Ve unutmayalım: Şehitler nurlanmış, gaziler onurlanmış askerdir.

Bu vesileyle, ebediyete irtihal etmiş olan aziz şehitlerimizi de saygı ve rahmetle anıyorum.

Saygılarımla,