Bizim İçin Uykusuz Kalanlar
- Telegram
Kıymetli okurlarım, sevgili dostlar...
Hiç düşündünüz mü? Şehrin gürültüsü arasında, trafiğin en sıkışık olduğu o gergin anlarda, uzaktan duyulan o acı siren sesi size ne hissettirir? Kimimiz için sadece "yine trafik sıkışacak" endişesidir, kimimiz için bir anlık irkilme... Ama o ambulansın içinde, o "sarı meleğin" karnında yatan için o ses, dünyadaki en güzel müziktir. Çünkü o ses, "Yalnız değilsin, senin için geliyoruz, dayan!" demektir.
Bu hafta Acil Sağlık Hizmetleri Haftası. Ama ben bu yazıda sizlere istatistiklerden, yönetmeliklerden, kaç tane ambulansımız olduğundan bahsetmeyeceğim. Rakamlar soğuktur, insan hayatı ise sıcacıktır. Ben bugün, o sirenlerin ardındaki atan kalplerden, o isimsiz kahramanlardan bahsetmek istiyorum.
Bizler evimizde sıcak çayımızı yudumlarken, belki en sevdiğimiz diziyi izlerken; onlar bir telsiz anonsuyla sokağa fırlıyorlar. Yağmurmuş, çamurmuş, karmış, bayrammış... Hiç fark etmez. Onların takviminde "tatil" yazmaz, saatlerinde "mesai bitti" diye bir kavram yoktur.
Düşünün... Telefonun ucundaki 112 operatörünü düşünün. Karşı tarafta panik halindeki bir anne, nefes alamayan bir baba ya da kaza yapmış bir genç var. O operatör, kendi kalbi yerinden çıkacak gibi atsa da sesini titretmemek zorundadır. O an, o telefon hattı, hayatla ölüm arasındaki o incecik köprüdür. "Sakin olun, ekiplerimiz yolda" derken, aslında o kişiye bir nefes borçludur.
Ya o ambulansın içindeki paramedikler, acil tıp teknisyenleri, sürücüler?
Onlar, bizim en savunmasız, en çaresiz anlarımızın tanıklarıdır. Bazen asansörü olmayan bir binanın beşinci katından, sırtlarında bir hayatı taşırlar. Bazen bir enkazın altına, kendi canlarını hiçe sayarak girerler. Bazen de, ne yazık ki, yardım etmeye gittikleri yerde şiddet görürler... Evet, utanç verici ama gerçek. Can kurtarmaya giden o ellere kalkan elleri, o şifa dağıtan yüreklere edilen hakaretleri duydukça benim içim sızlıyor.
Bir saniyenin bile ne kadar kıymetli olduğunu en iyi onlar bilir. Bizim için "bir dakika" bazen sadece trafikte beklenen süredir. Onlar için "bir dakika", durmuş bir kalbi yeniden çalıştırmak, bir bebeğin ilk nefesini duymak demektir. O yüzden yolda bir ambulans gördüğünüzde, lütfen fermuar sistemiyle yolu açarken, sadece bir araca yol verdiğinizi düşünmeyin. Bir babanın evladına, bir evladın annesine kavuşmasına yol veriyorsunuz.
Bu hafta, sadece bir kutlama haftası olmasın. Bir "farkındalık ve vefa" haftası olsun.
Gelin, asılsız ihbarlarla o hatları meşgul edenlere, "keyfi" sebeplerle ambulans çağıranlara bir dur diyelim. Çünkü o meşgul edilen hat, belki de o sırada kalp krizi geçiren bir başkasının son şansı olabilir.
Gelin, yolda gördüğümüz o kırmızı şeritli araçlara, içindeki yorgun ama gururlu yüzlere bir dua gönderelim. Onlar, bizim görmediğimiz savaşların, kanatsız melekleridir.
Kendi çocuklarını evde bırakıp, "başkasının çocuğu yaşasın" diye gecenin karanlığına dalan tüm 112 çalışanlarına, acil servis doktorlarına ve hemşirelerine selam olsun.
İyi ki varsınız. Sirenleriniz hiç susmasın, ama umut taşıdığınız sürece... Allah tekerinize taş değdirmesin.
Sağlıcakla kalın...





















