Sonsuz Özlemin Adı: 10 Kasım

Sonsuz Özlemin Adı: 10 Kasım
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A+ A-

Bugün 10 Kasım...

Takvim yapraklarının sessizleştiği, rüzgârın bile saygıyla estiği o gün…

Her yıl aynı acı, aynı sızı, aynı özlem… Ama hiçbir zaman eskimeyen, tam tersine her geçen yıl biraz daha büyüyen bir hasret bu.

Saat 09.05 olduğunda, ülkece bir anlığına nefesimizi tutarız. Çünkü biliriz ki o an, sadece bir insanın değil, bir ulusun kalbi durmuştur bir zamanlar…

Atatürk’ü anlatmak kolay değildir aslında. Çünkü o sadece bir komutan, bir devlet adamı değil; bir devrin ışığı, bir milletin yeniden doğuşudur. Anadolu’nun dört bir yanı karanlığa gömülmüşken, o elinde bir meşaleyle çıkagelmiştir. O meşale sadece bir savaşın değil, bir aklın, bir özgürlüğün, bir medeniyetin ateşidir.

Ve biz o ateşle aydınlandık…

O ateşle “yurttaş” olduk.

O ateşle “ben” değil, “biz” dedik.

Ve o ateşle, bir ulus olduk.

10 Kasım, sadece bir anma günü değildir.

Bir yüzleşmedir aslında…

Kendimize sorarız: “O’nun emanetine layık mıyız?”

Her 10 Kasım’da biraz daha düşünürüz, biraz daha utanırız belki; çünkü biliyoruz, O’nun bıraktığı miras, hâlâ tam olarak korunamıyor.

Ama ne olursa olsun, içimizde bir ses der ki: “Atam, sen rahat uyu. Bu millet seni asla unutmayacak.”

Atatürk’ü unutmak mümkün mü?

Her sabah bir çocuğun okul yolunda söylediği “Andımızda”,

Bir çiftçinin tarlada alın terinde,

Bir askerin nöbetinde,

Bir öğretmenin sınıfındaki ilk derste…

O hep oradadır.

Belki göremeyiz, ama hissederiz.

Bir rüzgâr eser; “O’nun nefesi gibi…”

Bir çiçek açar; “O’nun umudu gibi…”

Bir çocuk güler; “O’nun geleceği gibi…”

Bugün sokaklar sessizdir, şehirler yavaşlar.

Ama o sessizlikte bile bir yankı vardır: “Atam seni unutmadık.”

Bir millet, 86 yıl sonra bile gözleri dolu dolu anıyorsa bir liderini, o lider sadece bir zamanın değil, tüm zamanların kahramanıdır.

Ve evet, Atatürk, sadece geçmişin değil, geleceğin de ismidir.

Kimi zaman televizyon ekranlarında birkaç dakikalık bir anmayla geçiştirilir belki 10 Kasım…

Ama halkın kalbinde 365 gün 09.05’tir aslında.

Çünkü Atatürk, bir kalbe sığmaz; bir takvimle sınırlanmaz.

O, bu toprakların her taşında, her nefesinde vardır.

Bizim içimizdedir.

Bugün bir çocuğun eline bayrağını verin,

Bir yaşlının gözyaşını silin,

Bir an durun ve gökyüzüne bakın…

Orada bir ışık göreceksiniz.

İşte o, Atatürk’ün bize bıraktığı aydınlık.

O aydınlık hiç sönmeyecek.

Atam, seninle aynı yüzyılda yaşayamamış olmak bir eksiklik belki…

Ama senin fikirlerinle, senin ilkenle, senin hayalinle yürüyebilmek büyük bir onur.

Emanetin emin ellerde diyemem belki, ama inan ki umut hâlâ burada.

Her 10 Kasım’da, her kalp atışında, her “Ne mutlu Türk’üm diyene!” sesinde yeniden gurur duyuyoruz.

Bugün 10 Kasım.

Gözlerimiz dolu, başımız dik.

Yas değil bu; minnettarlığın sessiz haykırışı.

Seni özlüyoruz Atam.

Ve o özlem, bu milletin en büyük ortak duygusu olmaya devam edecek, sonsuza kadar...


 


 


 

Göynük Gazetesi'nde yayımlanan köşe yazıları, yazarlarının kişisel görüşlerini yansıtmaktadır.
Her köşe yazısı yalnızca yazarı sorumluluğundadır ve Göynük Gazetesi'nin kurumsal görüşünü temsil etmez.
Yazılarda dile getirilen fikir, eleştiri ve değerlendirmeler, düşünce özgürlüğü çerçevesinde yayımlanmaktadır.

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.