Gurbetin Kokusu

- Telegram
Çocukluğumuzun en unutulmaz hatıralarındandır ıhlamur toplamak. Yaz mevsiminde dallara uzanır, sarı çiçeklerini özenle koparırdık. Annelerimiz onları serer, kurutur, kışa hazırlardı. Kış geldiğinde ise sobanın üzerinde kaynayan ıhlamur çayı evin içine mis gibi kokusunu yayardı. Bir yudumu hem içimizi ısıtır, hem de gönlümüze huzur verirdi.
İşte bu yüzden Göynük’te ıhlamur yalnızca bir ağaç değil, aynı zamanda bir hatıra, şifa ve özlem kaynağıdır. Her açan çiçeği geçmişimizi hatırlatır; her kokusu bizi memlekete biraz daha yaklaştırır. Gurbet eldeyken bile burnumuzda tüten o koku, bizi yine Göynük’ün sokaklarına götürür.
Bu duygularla kaleme aldığım dizeler:
Ihlamurlar açar güze,
Kokusu düşer öze.
Beyaz duman yükselir,
Tepeler bakar düze.
Bir yanı yeşil dağlar,
Bir yanı kahve bağlar.
Evime bakar gözüm,
Hasretle dolan çağlar.
Postacı üç kez çalar,
“Adresinde yok!” yazar.
Yel gibi savrulurum,
Gurbetle içim sızlar.
Firarisiyim köyün,
Hüznü saklar göğün.
Yalnızlığa düşerim,
Açtığında ıhlamurun.
Göynük’ün ıhlamurları, sadece gölge veren bir ağaç değildir. Onlar; çocukluğun oyunu, kışın şifası, gurbetin özlemidir. Nerede olursak olalım, sobada kaynayan her ıhlamur çayı ve açan her ıhlamur çiçeği, gönlümüzde memleket yolunu yeniden yeşertir.