Sessizlik Bazen Suç Ortaklığıdır

Sessizlik Bazen Suç Ortaklığıdır
Paylaş
  • Linkedin
  • Pinterest
  • Whatsapp
  • Telegram
  • Reddit
A+ A-

Uzun bir aradan sonra...

Yazmadım, yazamadım. Her geçen gün içimde biriktirdim; gördüklerimi, hissettiklerimi, suskunlukla örtbas edilen sahipsizlikleri. Kalem elimdeydi ama yüreğim susuyordu. Çünkü bazen, insanın dili olsa da söze dökemediği acıları olur. Şimdi o acılar kelimeye dökülsün diye buradayım.

Burası Göynük. Herkesin "ne güzel yer" dediği, ama kimsenin gerçekten sahip çıkmadığı bir memleket. Taşları tarihten, insanı hikâyeden, ama kaderi hep ertelenmişlikten ibaret. Her gelen övüyor, her giden unutuyor. Siyasiler seçim zamanı uğrar, birkaç kare fotoğraf çeker, içi boş sözler bırakır. Sonra o sözlerin yankısı bile kalmaz. Geriye kalan, sahipsizlik olur. Yalnızlık olur. Kapanmayan bir yara gibi, her gün biraz daha büyüyen bir boşluk olur.

Köy yolları dökülüyor, gençler şehre kaçıyor, yaşlılar yalnızlığa terk ediliyor. Tarihi konaklar restore edilmeyi bekliyor, ama en çok da insanlar unutulmamayı bekliyor. Bu topraklar geçmişiyle övünüyor ama geleceğiyle ilgili kimsenin bir derdi yok gibi. Göz göre göre köreltilen bir cevherin ortasındayız.

Ve ben susamam artık. Çünkü sessizlik bazen suç ortaklığıdır. Gördüğün yanlışa göz yumarsan, yarın aynı yanlışın bir parçası olursun. Yıllarca konuşmayanlar, konuşanları susturdu. Ama artık yeter. Artık konuşmak lazım. Yazmak lazım. Hatırlatmak lazım.

Ben sustukça, içimdeki Göynük sustu. Yazmadıkça, olan biteni kabullenmiş gibi hissettim. Oysa kabullenmek de bir çeşit vazgeçiştir. Ve ben memleketimden vazgeçemem.

Bu topraklar bizim. Bu sokaklar, bu çeşmeler, bu yollar... hepsi birer hatıra, hepsi birer emanet. Göynük sadece geçmiş değildir, gelecek de olabilir. Ama bunun için uyanmamız, sahip çıkmamız gerek. Lafla değil, özveriyle. Görüntüyle değil, eylemle.

Ben yine buradayım. Bu memleketin dertlerini yazmaya, unutanlara hatırlatmaya, sessizlere ses olmaya geldim. Çünkü inanıyorum: Bir kişi yeter bazen. Bir kişi, bir söz, bir yazı... Zincirin halkası oradan başlar.

Unutulmuş bir ilçenin hatırlayan vicdanı olmaya geldim.
Ve bu vicdan susmayacak.

Bir avuç toprak gibi,
Kimi zaman kuru, kimi zaman ıslak...
Ama hep bizim.
Bir çınar gölgesi gibi,
Kimine serin, kimine yük...
Ama hep dimdik.
Bu topraklarda doğduk,
Bu topraklarda kalem tuttuk.
Unutanlara inat,
Hatırlayan olmaya geldik.

Bir Göynüklü’nün kaleminden

Yorum yazın

Yorum yazmalısınız
İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.